Abstract:
Kadın hareketiyle beslenen bir doktrin olarak feminizm, kadının toplumda nasıl ve neden "görünmez" hale geldiğine ilişkin özel çözümleme yöntemleri önermektedir. Liberal, kültürel, Marksist, sosyalist, radikal ve varoluşçu gibi pek çok feminist kuram mevcuttur. Ancak her kuram, kadının ezilmesinin altında yatan nedenleri farklı biçimlerde açıklamış ve kadının toplumsal statüsünü iyileştirmeye yönelik değişik stratejiler geliştirmiştir. Feminizmin böylesine geniş olan kuramsal çerçevesini incelemek, feminizmin tarihsel bağlamı ve feminist literatürün kilit kavramları konusunda bilgilenmeyi sağlayacaktır. "Türkiye'de Yayın Politikaları ve 'Feminizm'" başlıklı bu yüksek lisans tezi, Anglo- Amerikan, Fransız ve Türk feminizmlerini incelemeyi hedeflemektedir. Bununla birlikte söz konusu araştırma, patriarkal toplumun fallogosantrik dilinden farklı, özgün bir kadın söylemi yaratmaya çalışan Fransız feminizmi ve kadın yazısı kavramı (ecriture teminine) üzerine odaklanmıştır. Fransız feministlerinin sözcük oyunlarıyla dokulu yenilikçi metinlerini çevirmek, güçlüklerle doludur. Bu araştırma, Fransız feministlerinden biri olan Luce Irigaray'ın Et l'une ne bouge pas şans l'autre başlıklı yapıtının çevirisinde karşılaşılan güçlükleri içermektedir. Ayrıca, yayın politikaları bağlamında feminizmin konumuna ilişkin ayrıntılı ve özgün bir anket, tez kapsamında yer almaktadır. 24 yayınevi yöneticisinin yanıtladığı bu anket, yayın evlerinin yayın kriterleri, okur profilleri, örgütsel yapıları ve feminizmi algılama biçimleri konusunda çarpıcı veriler sağlamıştır. Anketten, yayın politikalarını etkileyen sosyopolitik gelişmeler konusunda bilgi edinmek te mümkündür. Sonuç olarak, hem teorik hem de ampirik yönü olan bu disiplinler arası araştırma, feminist hareketi, feminist yazın eleştirisini, feminist çeviriyi ve yayıncılık sektörü bünyesinde feminist yapıtların çevirisini çok boyutlu olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Feminizm ile dil arasındaki ilişkileri vurgulayan, "söylem" i kadınlara toplumda "görünürlük" kazandıracak bir araç olarak ön plana taşıyan bu araştırma aynı zamanda, feminizmin tanınmasını sağlayan başlıca faktör olarak 1980'ler Türkiye'sinde feminist literatürden yapılan çevirilere dikkat çekmektedir. Ayrıca söz konusu araştırma, Batıdan farklı olarak Türkiye'de feminizmin popüler olması sonucu kadın hareketinin doğduğunu öne sürmektedir.