Özet:
Günümüzde önemi giderek artan finansal serbestleşme kavramı ile birlikte uluslararası sermaye hareketleri kontrolü zor, çeşitli ve sınırlarının belirlenmesi karmaşık ve daha çok çaba ister bir hale gelmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin kaynak yetersizliği nedeniyle ekonomik büyümeleri, ellerinde mevcut olan kaynaklarla gerçekleşememektedir. Bu sebeple gelişmekte olan ülkeler yabancı kaynaklara ve bunlar içerisinde en güvenilir, en sağlam uzun süre kalacak olan yabancı yatırımlara ihtiyaç duymaktadır. Söz konusu durumun farkına varan ülkeler de yabancı sermayeyi kendilerine çekebilmek için çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Yabancı yatırımlar, uluslararası doğrudan yatırımlar, uluslararası portföy yatırımları ve diğer yatırımlar olmak üzere üç grupta incelenmektedir. Bu çalışmanın amacı, uluslararası sermayeyi kendilerine çekebilmek için gelişmekte olan ülkelerin özellikle Türkiye'nin ne gibi faaliyetlerde bulunduğunu, nasıl düzenlemelere gittiğini dönemsel olarak incelemektir. Yapılan yasal düzenlemelerin yanında ülkenin ekonomik durumu ile uluslararası sermayenin nasıl bir seyir izlediği araştırılmıştır. Buna göre Türkiye'nin gayri safi milli hasılasının, büyüme hızının, teşviklerin, uluslararası net rezervlerinin ve dış ticaret hacminin yüksek olduğu zamanlarda yabancı sermaye girişinin de yüksek olduğu görülmüştür. İşçilik maliyetlerinin yükseldiği zamanlarda ve özellikle kriz dönemlerinde uluslararası sermaye girişlerinin de düşme eğilimi gösterdikleri saptanmıştır.