Abstract:
Bu araştırmanın temel amacı genç yetişkinlerin romantik ilişki doyumlarına yönelik bir model öne sürmektir. Bu bağlamda birbirinden bağımsız iki çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma I'de araştırmanın bağımlı değişkeni olan romantik ilişki doyumunun cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediği meta-analiz tekniği ile incelenmiştir. Mete-analize 67 bağımsız araştırma ile bu araştırmalara ait 95 etki büyüklüğü dahil edilmiş olup toplam 289.708 (163.058 kadın ve 126.650 erkek) örneklem sayısına ulaşılmıştır. Meta-analiz sonucunda cinsiyetin romantik ilişki doyumu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı anlaşılmıştır. Başka bir ifadeyle kadın ve erkeklerin romantik ilişki doyumlarının birbirlerine yakın düzeyde oldukları saptanmıştır. Ayrıca cinsiyet-romantik ilişki doyumu bağlantısında kültürün moderatörlük yapmadığı belirlenmiştir. Meta-analiz sonucundan yola çıkılarak Çalışma II'de ilişki doyumuna ait aracılık modeli cinsiyete yönelik ayrıştırma yapılmadan tek grupta test edilmiştir. Bu modelde mükemmeliyetçilik ile romantik ilişki doyumu arasında duygusal zeka ve biliniçli farkındalığın aracılık rolleri ele alınmıştır. 421 üniversite öğrencisi [294 kadın (%69.8) ve 127 erkek (%30.2)] ile gerçekleştirilen bu çalışmada veri toplama araçları olarak "İlişki Doyumu Ölçeği", "Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği", "Duygusal Zeka Özelliği Ölçeği – Kısa Formu" ve "Bilinçli Farkındalık Ölçeği" kullanılmıştır. Veriler regresyon temelli bootstrapping tekniğiyle analiz edilmiştir. Bootstrapping tekniği sonucunda genç yetişkinlerde duygusal zeka ve bilinçli farkındalığın mükemmeliyetçilik ile romantik ilişki doyumu arasında anlamlı bir biçimde kısmi aracılık yaptıkları görülmüştür. Başka bir ifadeyle, mükemmeliyetçiliğin düşmesi genç yetişkinlerin duygusal zeka ve bilinçli farkındalık düzeylerini artırabileceği ve bu artışların da romantik ilişki doyumunu güçlendirebileceği belirlenmiştir. Bununla birlikte kısmi aracılık söz konusu olduğu için mükemmeliyetçiliğin düşmesinin doğrudan da romantik ilişki doyumunu güçlendirebileceği ortaya çıkmıştır. Çalışma I ve Çalışma II'de elde edilen bulgular ilgili alanyazın doğrultusunda tartışılmış ve gelecek araştırmalara önerilerde bulunulmuştur.