Özet:
Mart 2011'de başlayan ve henüz sonlanmamış olan Suriye krizi, 2011'den günümüze kadar çok sayıda aktör ve faktörden etkilenerek dönüşmüştür. Bu çalışmayla yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzlemlerin her birinde önemli bir kriz olan Suriye krizinin farklı düzlemleri arasındaki ilişkiler gösterilmeye çalışılmıştır. Farklı düzlemler arasındaki ilişki ve Suriye krizinin yayılma ve tırmanma eğilimleri, "örnek olay incelemesi" yöntemiyle analiz edilmiş ve süreç içerisindeki ön plana çıkan etkenler gösterilmiştir. Toplam altı ana hipotez üzerinden incelenen çalışmada neoklasik realizm kuramsal çerçeve için uluslararası kriz ve dış politika krizleri literatürü ise kavramsal çerçeve için kullanılmıştır. Suriye'deki sürecin analizi; yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzlemler ayrı ayrı gösterilerek yapılmış ve her düzlem için ön plana çıkan aktörler, krizi etkileyen faktörler, krizin taraflarının talepleri ve önlemleri gösterilerek düzlemler arası farklar ve bağlantılar analiz edilmiştir. Çalışma çerçevesinde Suriye konusunda uzman akademisyenlerin yayınları, Suriye kriziyle ilgili süreli yayın makaleleri, resmi açıklama, rapor ve belgeler ile süreç analizi için haber kaynakları ve Suriye kriziyle özel olarak ilgilenen internet kaynakları incelenmiştir. Altı ana hipotez üzerinden test edilen Suriye krizinin dönüşümünde krize taraf olan aktörlerin sayısı ve tipinin ile krizin aktörlerinin birbirlerini algılama biçimlerinin her düzlemde önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Krizin taraflarının sınırlandırılmamış hedeflerinin uyuşmaması krizin dönüşümünü etkileyen bir diğer önemli faktör iken kriz aktörlerinin uyguladıkları şiddet ve araçlar her düzlemde farklılık göstermiştir. Ayrıca kriz aktörlerinin tehdit altında olduğunu düşündükleri değerlerin önemi ve aktörler arası coğrafi yakınlık krizin dönüşümüne etki eden önemli faktörler olarak ön plana çıkarken her düzlemde ortaya çıkan insani krizler, farklı düzlemlerin daha fazla iç içe geçmesine sebep olmuştur. Son olarak, Suriye krizinin dönüşümünde kuramsal ve kavramsal çerçeveye uygun bir şekilde hem yapının hem de failin rol oynadığı ortaya çıkmaktadır.