Özet:
Tez konusu problemin sınırlarının belirlenebilmesi için; öncelikle ataerkil (geleneksel) bakış açışını oluşturan ve karşıtı eşitlikçi haklan hazırladığı düşünülen olgular kısaca ele alınmış ve bu kapsamda; Kadım erkeğe bağımlı kılan ataerkil bakış açısının oluşumu ve devamında etken olan, tarım toplumu yaşam koşullan, din öğesi ve Tek Tanrı'lı üç dinin şeriat kurallarındaki erkek hakimiyeti ve kadının ikinciliği olgusu vurgulanmıştır. Sanayi toplumu yaşam biçimine geçişle; kadınların ücret karşılığı üretime kaülmalannın, kamusal alanda çalışmalarının getirdiği özgürleşme sonucu eşitlikçi haklara kavuşmalarının, geleneksel rollerin değişimindeki etkisi üzerinde durulmuştur. Türkiye yönünden tarihsel sürece bakıldığında: Hukuk normlarıyla kadın haklan arasındaki bire bir bağlantı nedeniyle, Osmanlı Dönemi teokratik hukuk sistemi içerisinde kalan kadın ve aile ilişkileri ele alınarak .Meşrutiyet sonrası kadınlara tanınan haklar belirtilmiştir. Ardından geleneksel bakış açısında köktenci değişimi sağlayan Atatürk îlke ve Devrimleri içinde son derece önem taşıyan ve eşitlikçi haklan içeren kanunlara değinilmiştir. Laik Pozitif Hukuk Sistemi'nin, kadının özgürleşmesinde ve sosyo-ekonomik hayata katılımındaki etkisinin geleneksel bakış açısının değişimindeki önemi vurgulanmıştır. .Dünya Savaşı'nda yaşananlar sonucu; İHEB'in düzenlendiği ancak; buna rağmen fiili eşitliğin sağlanamaması üzerine BM'ce KKHAÖS'nin oluşturulduğu, Türkiye'nin de kabul ettiği bu sözleşme gereği, geleneksel rollerdeki değişim için ulusal mahkeme kararlan da içinde olmak koşuluyla, her türlü önlemin alınması yolundaki yükümlülükler üzerinde durulmuştur. VIAncak eşitlikçi haklara bu konudaki taahhütlere karşın, halen Yargıtay'ın bir kısım boşanma kararlarına yansıyan geleneksel bakış açısının, fiili eşitliğin önünde duran hukuksal engeller içinde olduğu düşünüldüğünden bu bağlamda, tez konusuna ilişkin kararlardaki geleneksel bakış açısını içeren gerekçeler; eşitlikçi ve kadın lehine pozitif haklar kapsamında irdelenmiştir. Sonuç olarak; toplum yaşamında fiili eşitliğin uygulanırlığını sağladığı düşünülen eşitlikçi ve kadın lehine pozitif haklar doğrultusunda verilecek Yargı Kararlarının, geleneksel rollerin değişiminde en az eşitlikçi haklar kadar önemli olabileceği hususu vurgulanmaya çalışılmıştır.